Rüyanızı Buraya Yazıp Arayabilirsiniz.

İlmiHal


Namaz


Namaz, islam dininde Kelime-i Şehadetten sonra yapılması gerekenler arasında ilk sırayı alır.Öyle ki bazı alimler namazı imandan cüz saymışlardır (tabiki ayet ve hadislere dayanarak). Yani "ben imanlıyım" diyebilmek için Namaz kılıyor olmak gerekir. Namaz kılmanın haricinde herhangi bir eylemimiz bizi müslüman olmayandan ayırmamaktadır. Müslüman olmayanlar da yer, içer, uyur, çalışır, yardım eder, gezer ve diğer insani faaliyetlerde bulunurlar. İman ise diğer dinlere mensup olanlarda da var. Ancak namaz müslümanı diğerlerinden ayırır.
Bazı alimler ise Namazı terketmenin büyük günah olduğunu ancak imanı bu derece etkilemediğini savunmuşlardır. Konuyla ilgili bazı hadisler e-kitap sayfamızdaki Peygamber Efendimizin Yol Haritası adlı kitapta 10 ve 11. sayfalarda mevcuttur. 
Câbir bin Abdillah (Radıyailâhü anhümâ)'dan rivayet edil­diğine göre; Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir :
«Kul ile küfür arasında (yalnız) namazı terketmek vardır.
 Kaynak: Sünen-i İbn Mace 1078)

Namazın kılınabilmesi için bazı şartları kısaca yazalım. (Türkiyede Hanefi mezhebi mensubunun sayıca fazlalığı nedeniyle burada Hanefi mezhebine göre anlatılmıştır. Sorulursa diğer mezheblere göre cevap yazılır.)

Hanefîler: Namazın şartlarım bunlar da Şâfiîler gibi vücûb ve sıh­hat şartları olmak üzere iki kısma ayırmışlardır: Buna göre vücûb şartları beş tanedir:
1. Peygamber (s.a.s.) in çağrısının yükümlüye ulaşmış olması
2. İslâmiyet
3. Akıllılık,
4. Baliğ olmak
5. Hayız ve nifaz hâllerinden temiz olmak.
Hanefîlerin birçokları İslâmiyet şartıyla yetinerek peygamberin çağrısı­nın ulaşmış olması şartını ileri sürmemişlerdir.
Sıhhat şartlarına gelince bunlar da altı tanedir:
1. Vücûd, hades hâllerinden ve necasetten temiz olmalıdır
2. Elbise, necasetten temiz olmalıdır
3. Namaz kılınacak yer, necasetten temiz olmalıdır
4. Avret yerleri kapalı olmalıdır
5. Niyet edilmelidir
6. Kıbleye yönelinmelidir.
Hanefîler, vaktin girmesini ne vücûb ne de sıhhat şartlarından saymışlardır. Hanefîler derler ki; vaktin girmesi namazın değil de edasının sıhhat şartlarındandır.


Abdestli kişi yukarıdaki şartları yerine getirince iftitah tekbiriyle namaza başlar.
İftitah tekbirinin alınışı hanefi mezhebine göre aşağıdaki gibidir.


Allah û Ekber
Hanefîler de derler ki: “Allah” lafza-i celâli ile “ekber” kelimesi arasına lâm-ı tarif koymak tekbire zarar vermez. Meselâ “Allahü'l-Ekber” diyenin tekbiri Hanefîlere göre sahîh olur. Yİne aynı şekilde “Allahü kebir” diyenin de tekbiri Hanefîlere göre geçerli sayılır.
2. İftitah tekbirini alan kişinin, muktedir olması hâlinde ayakta tekbir alması gerekir. Tekbir alırken kişinin tam dik olarak durması da zorunlu değildir. Eğik vaziyetteyken alınan tekbir sahîh olur. Ancak rükû hâline yakın olursa tekbir sahîh olmaz. Yine tümden rükû halinde veya oturarak alınırsa veyahut da tekbirin bir kısmı ayakta, diğer kısmı da rükû hâlinde veya oturarak alınırsa kılınan namaz farz da olsa, vâcib de olsa nafile olarak gerçekleşir. Eğer vakti varsa bu namazı nafile olarak tamamlar. Vakti darsa namazı kesip yeniden ayakta tekbir alarak namaza başlaması vâcib olur.
3. “Allah” lafza-i celâlinin hemzesi uzatılmamalıdır.
4. Ekber kelimesinin “ba”sı, “ekbaar” diyerek uzatılmamalıdır. Mâlikîlerin bu husustaki muhalefetleri ve “ekbaar” kelimesinin ne anlama geldiği önceki sayfalarda açıklanmıştır.
5. İftitah tekbirinin arapça telâffuz edilmesi gerekir. Arapça öğrenmekten âciz kalan kişi, Şâfiîlerin de dedikleri gibi iftitah tekbirini, bildiği dille alır. Kendi bildiği dille de olsa iftitah tekbirini terkeden kişi, verilen emri yerine getirmediği takdirde namazı sahîh olmaz. Mâlikîler bu görüşe muhaliftirler. Kişi, Arapça veya başka dille tekbir almaktan âciz olursa, dilsiz kimsenin de muaf tutulması gibi iftitah tekbirini almaktan muaf tutulur. Eğer sadece “Allah” lâfzını söyleyip de “ekber” lâfzını telâffuz edemezse yapabildiği kadarıyla tekbir alması gerekir. Dilsiz kişinin tekbir alırken dilini oynatması vâcib değildir. Çünkü şeriat koyucu onu bu zorlukla yükümlü kılmamıştır. Dilsizin bu uğurda çabalaması anlamsızdır. Şâfiîler bu görüşe muhaliftirler.
6. “Allah” Iafza-i celâlinin “ha” harfini uzatarak sonunda “vav”ın meydana getirilmesi hâlinde alınan tekbir geçersiz olur.
7. “Alla ekber” diyerek Iafza-i celâlin sonundaki “ha”yı telaffuz etmeyen kişinin iftitah tekbiri sahîh olmaz.
8. Lafza-i celâl ile “ekber” kelimesinin arasına “'vav” harfi konmamalıdır. “Allahü vekber” diyenin tekbiri sahîh olmaz.
9. Lafza-i celâl ile “ekber” kelimesinin arasına az da olsa bir söz söyleyecek kadar sessizlik fasılası konmamalıdır. Namaz için şart olan kıbleye yönelme, avret yerini örtme, temizlik ve benzeri şartlar, iftitah tekbiri için de gerekli olan şartlardır (Dört Mezhebe göre İslam Fıkhı A. Ceziri)


Namaz Öğreniyorum 1



Namaz Öğreniyorum 2



...

2 yorum:

  1. Bilinmeyen kelimeler:
    Baliğ
    Hayız
    nifaz
    İftitah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BÂLİĞ:
      Bülûğa eren, ergenlik çağına gelen. Cünüp olup, gusül (boy) abdesti almağa başlayan, evlenecek yaşa gelen erkek.Baliğa kız.
      HAYZ (Hayız):
      Sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (hiç kan gelmeden en az on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre en az üç gün (ilk görülmesinden îtibâren yetmiş iki saat), en çok on gün devâm e den kan.
      Hayzın başladığını ve bittiğini kocasından saklayan kadın mel'ûndur. (Hadîs-i şerîf-Cevhere)
      NİFAS Yeni doğurmuş kadının hâli. Loğusalık. Böyle bir kadına "Nüfesâ" da denir. Hanefi Mezhebine göre bu hâl kırk gün devam eder.
      İFTİTAH (Fetih. den) Açmak, başlamak, fethetmek. Zabtetmek

      Sil